El yapımı En güzel 10 Takı

Bayanlar boş kaldıkları zaman elde yapılacak işlerle ugraşmayı genellikle severler. Bu onların ince motor becerilerinin oldukça gelişmiş oldugunun bir göstergesidir. Özellikle takı yapmak hem göze hitap eder hem de zevke göre yapılması insana mutluluk verir. Gelin sizinle elde yapılmış çok hoş görünümlü 10 takıya bakalım.











En Komik 10 Hayvan Tipi


Hayvanlar, hayatımızda iyi ki varlar ve bizi gülümsetmeye hep yetiyorlar. Sizler için onların en tatlı 10 halini paylaştık 

  1. Uykum da var ama neyse bakışı :) 


 2. Buyrun bana mı dediniz?
 3. Imm ne dersen de ohh yaptım yaa :)
 4. kıs kıs kısss :):):)
 5. O da ne
 6.
 7. Ayy çok bunaldımm :)
 8. Buyur bana mı dedin?
 9. Size baba diyebilir miyim

Hayat Çok Zorsa Okuyun



   İçinde ağırlık olan bir kutu düşünün, Bu kutuyu nasıl tutarsanız daha rahat kaldırırsınız?
Tabiki altından ya da yanlarında kavrayarak kaldırırsanız taşınması daha rahat olacaktır. Ancak bunu o şekilde yapmayarak kutunun bir köşesinden tutarsanız bu yalnızca elinizin sıkma gücüne göre belli bir süreye kadar sizi idare edecektir ve o kutu elbette düşecektir.

Bu örnekten maksat şu ki, siz hayata ve hayattaki zorluklara nasıl bakar ve kavrarsanız  hayat size o şekilde cevap verecektir.

Bakara Suresi, 286. ayet: Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez. (Kişinin nefsinin) Kazandığı lehine, kazandırdıkları aleyhinedir. "Rabbimiz, unuttuklarımızdan veya yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutma. Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Rabbimiz, kendisine güç yetiremeyeceğimiz şeyi bize taşıtma. Bizi affet. Bizi bağışla. Bizi esirge, Sen bizim Mevlamızsın. Kafirler topluluğuna karşı bize yardım et."

Yani Allah insana kaldıramayacağı yükü vermediğine göre insan üzerindeki yüklere nasıl bakması gerektiğini ve nasıl davranması gerektiğini kendisi aklını kullanarak derinden düşünmeli ve doğruyu bulmalıdır.
Yoksa insana o yük en ağır bir şey gibi gelir ve insan hüsrana uğrar.

Bir başka ayette ise 


Bakara Suresi, 214. ayet: Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki mü'minlerle; "Allah'ın yardımı ne zaman?" diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah'ın yardımı pek yakındır.

İnsan dünyanın bir sınanma yeri olduğunu unutmamalı ve eğer bir imtihandan kurtulursa başka imtihana kucak açacağını bilmelidir. 

Ankebut Suresi, 2. ayet: İnsanlar, (sadece) "İman ettik" diyerek, sınanmadan bırakılacaklarını mı sandılar?

Mülk Suresi, 2. ayet: O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır.

Bakara Suresi, 25. ayet: (Ey Muhammed) iman edip salih amellerde bulunanları müjdele. Gerçekten onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Kendilerine rızık olarak bu ürünlerden her yedirildiğinde: “Bu daha önce de rızıklandığımızdır” derler. Bu, onlara, (dünyadakine) benzer olarak sunulmuştur. Orada, onlar için tertemiz eşler vardır ve onlar orada süresiz kalacaklardır.

ÖZGÜVENLİ ÇOCUK






ÖZGÜVENLİ ÇOCUKLAR
Özgüven her birey için olmazsa olmazlardandır ve hayata atılan her adım bu güven sayesinde olur. Biz ebeveynler olarak bu güvenin yapı taşlarını bebeğimiz çok küçükken atmaktayız. Çocuklar konuşmasını, yürümesini nasıl bizden öğreniyorlarsa kendilerine güvenmeyi de bizlerden öğrenmektedirler. Kimi çocuklar karakterlerine göre daha özgüvenli olurken kimileri daha içe kapanık bir yapı sergilese de yapı taşları bizim elimizde oluşmaktadır.
Özgüvenli bir çocuk nasıl yetiştirilmelidir?
Öncelikle çocuğunuzu çok iyi tanımalısınız. Örneğin: Çocuğunuz yapısal olarak konuşkan mı? yoksa içe kapanık mı? bunu bilmelisiniz ki ona göre çocuk sosyal bi ortama girdiğinde hem onu zorlamadan hem de öğretici bir şekilde davranmalı ve çocuğun o ortamdan kaçmaktan çok o ortamı sevmesini sağlamalısınız.
Çocuğunuzu her zaman sevdiğinizi ve yanında olduğunuzu ona hissettirmelisiniz. Ancak bu olayı çocuk şu şekilde algılamamalı: “Annemsiz ben hiçbir şey yapamam” olmamalı. Hatalar yapmasına, düşmesine ve hatta yaralanmasına izin verin. Siz izin verin ki o da düşünce sonucunun neler olabileceğini görsün. (Tabi bu düşme ağır yaralanmalara neden olmamalı.)
Ona kendi alanını oluşturun. Örneğin duruma göre kendi odası olsun. Eğer bunu sağlayacak ortam yoksa kendi oyun köşesini ya da kendi masasını verin. Bu alanı kendi isteğine göre şekillendirsin ve temizlesin ki bir birey olmanın yapı taşlarını atsın. Sakın “benim çocuğum erkek o ne anlar temizlikten” demeyin. Temizlik temel bir gereksinimdir. Şuanda yanı başınızda duran evladınız ileriki zamanlarda üniversiteye gittiğinde kendisine yetmek zorunda olan bir birey durumuna gelecek ve siz çoğu zaman yanında bulunmayacaksınız. Bunu unutmayın.
Dışarıdaki tehlikelerle ya da yabancı insanlarla çocuğunuzu korkutmayın. Bu yaptığınız onun bilinçaltına “çaresizlik” olarak kayıt olacak ve ileride çoğu şeyden nedensizce korkan bir birey olma ihtimali artacaktır.
Yeterince özgürlük tanıyın ancak çok da boş bırakmadan dengeyi kurun. Örneğin: Her istediğine “Hayır!” diyen bir ebeveyn olmayın ki çocuk da size yalan söylemesin.
Ağaç yaşken eğilir.
Çocuğumuzun temelini hangi değerlerle oluşturursak çocuğumuz kaç yaşına gelirse gelsin sonunda o değerlere ulaşacaktır. Bu yüzden yetiştirdiğiniz bireyin yalnızca sizin evladınız olmadığını ve gelecek bir nesil olduğunu unutmadan bu bilinçle hareket edin ki, yarınlara faydalı birer insan oluşturabilin.

·     “Evi ne hale getirdin!” Demek yerine “Bir  dahakine daha dikkatli olmalısın” diyin.
·      “Nereden bileyim!” yerine “Öğrenince sana söylerim” diyin.

Kim yaptığı haksızlıktan sonra tövbe eder, halini düzeltirse, şüphesiz Allah, onun tövbesini kabul eder. Çünkü Allah bağışlayan, merhamet edendir.
                                                                                                                    Maide-39

Anne Bağımlısı Çocuklar


   Bebekler genellikle annelerine bağımlı yaşarlar. Bu durum oldukça normaldir ve 1 yaş döneminde zirveye ulaşır. Tabi bazen bu bağımlılık ilgilenen kişiye göre farklılık gösterir ve bu kişi baba, nene dede olabilir. Bebeklerdeki bu bağımlılığı çok yadırgamamak gerekse de bu durum çocuk büyüdükçe kaybolmalıdır. İşte problem tam olarak da buradan kaynaklanır. Çocuk büyümüş yani 3 yaşını geçmişse artık kendi benlik duygusu da gelişmiş olmalı ve anneye düşkünlük bebeklik düzeyi kadar çok olmamalıdır.

Bağımlılık kavramı kişiden kişiye değişebilen bir kavramdır. Bazı kişiler için bağımlılık sayılabilen davranış bazıları için bağımlılık olmayabilir. Bu yüzden çocuğunuzu iyi tanımalısınız.
   Kişinin bağımlılığı ile kendine yetebilme arasında bir denge sağlanması gerekir. Eğer bu denge bağımlılık haline gelirse ileride çözümü oldukça zor durumlara hatta sosyallik fobisine yol açabilir.
   Özellikle çocuğun ilk yapacağı hareketlerde çocuğun özgüveni geliştirilmeli onu sık sık tebrik etmelidir ki çocuk yalnız başına bir şeyleri başarabileceğine inansın.

Çocukta Bağımlılık Belirtileri

  • İşbirliği yapmaktan kaçması
  • Topluluktan sıkılıp çıkmak istememesi
  • Kendi kararlarını alırken sürekli başkalarından destek istiyorsa
  • Sürekli birilerinin yardımına ihtiyaç duyuyorsa
  • Sürekli sevilmek ve okşanmak istiyorsa
  • Bulunduğu her ortamda yaşından küçük davranıyorsa 
  • Okula gitmek istemeyip sürekli bahaneler buluyorsa
  • Uyku zamanı zorlanıyor ve bağımlı olduğu kişiden hiç ayrılmak istemiyorsa bu çocuk bağımlı bir çocuktur.
Genellikle çalışan ve çocuğuna fazla zaman ayıramayan ailelerde suçluluk duygusuyla bir arada bulundukları zaman çocuğun her istediğini alma gibi bir eğilim meydana gelir. Bu da çocuğun zamanla bağımlı bir hal almasına sebep olur.
Peki ne yapmalı?

Öneriler

  • Aile çocuğa karşı aşırı koruyucu olmamalıdır. Çocuk kendisini ve yapabileceklerini keşfetmelidir.
  • Anne-babalar çocuklarının kendilerine ait dünyasının olabileceği yadırgamamalı ve çocuğa özel alanlar tahsis etmelidir. Örneğin oyun oynama yeri gibi
  • Çocuğun bağımlılıktan kurtulması için çocuğa destek olunmalı ve cesaretlendirilmelidir.
Ey Rabbimiz, Bizi sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibadet usullerini göster, tevbemizi kabul et; zira, tevbeleri çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin." (Bakara: 128)

Hamilelikte 21. Hafta


   Bu haftada hamileliğinizin yarını belki de yarısından çoğunu tamamladığınız için sizi tebrik ederiz. Güzel ve zorlu bir sürecin yarını bitirmiş olmak sizi epey rahatlatmalı.
Bu hafta sizde ve bebeğinizde nelerin değişim göstereceğini buyurun beraber görelim.

Bebekte:


  • Bebeğinizin kilosu yaklaşık 300  gram ve boyu da kalçasından kafasına kadar 18 cm civarında bulunuyor.
  • Bu haftadan itibaren bebeğiniz yediğiniz şeylerin tatlarını almaya başlayacaktır.
  • Bebeğinizin kol-vücut oranı doğru bir hal almış ve kıkırdak olan kemik yapısı kemiksi sert yapıyı almaya başlamıştır.
Annenin Hissettikleri:

  • Bu haftadan itibaren zorlu hamilelik dönemlerine ilk adımı atmış bulunuyorsunuz. Öyle ki bacak ve ayaklarda gün sonunda şişme görülür ve bu ödemi atması için bol bol su içmeniz önerilir.
  • Mide ekşimesi, nefes darlığı, idrar yolu enfeksiyonu, karında kaşıntı, genital bölgede kaşıntı gibi şikayetler yaşayabilirsiniz. Tüm bu şikayetlerinizi doktor kontrolü altında tutmakta fayda olduğunu unutmamalısınız.
  • Bu haftadan itibaren bel ölçünüzde farkedilir düzeyde ölçüm farklılığı olacaktır.
  • Tüm bu yaşadığınız problemler sizi üzmemeli çünkü unutmayın ki tüm bunlar sayılı günde yaşadığınız şeyler ve elbette ki geçecektir. Sizin yapmanız gereken en güzel şey bu günlerin tadını çıkarmak hatta mümkünse bolca fotoğraf çekmektir.

Sizi bir tek nefisten yaratan, onunla sükûnet bulsun diye eşini de ondan yaratan Allah'tır. O, eşini kucaklayıp sarılınca (ona yaklaşınca), eşi hafif bir yük yüklendi (hâmile kaldı). Bir müddet böyle geçti, derken yükü ağırlaştı. O vakit ikisi birden Rableri olan Allah'a şöyle dua ettiler: "Eğer bize salih bir evlat verirsen, biz muhakkak şükredenlerden olacağız."

(A'raf Suresi: 189. Ayet)



Doğacak Bebek Hayatımızı Nasıl Etkiler?


   Doğacak bebek hayatımızı nasıl etkiler konusuna tek bir cevap vermek pek mümkün değildir. Öncelikle çocuğun doğacağı aile ortamı göz önünde bulundurulmalıdır. Örneğin çocuk, isteniliyor mu yoksa anne ya da babanın diretmesiyle mi meydana geldi? bu gibi soruların ardından çocuğun istenilen bir ailede meydana geldiğini varsayarak konuya geçelim.
   Yeni bebek yeni heyecan ve yeni duygular...
Yeni doğacak bebek her ailede belli bir süre telaşa ve yoğunluğa sebep olur. Çünkü evi çekip çeviren şahıs anne, lohusadır ve bebek tamamen annenin bakımına muhtaç durumdadır. Tüm aile yeni bebeğe konsantre olmaya çalışırken bir de eş-dost ve akrabaların yeni bebeğe hoş geldin ziyaretinde bulunmasıyla ilk günler epey yoğun ve yorucu geçer. Ancak tüm bu yoğunluğun kısa süreli bir dönem olduğu unutulmamalı ve telaşlanılmamalıdır.

   Bu dönemi daha rahat nasıl atlatabiliriz?

Öneriler

  • Doğum öncesi ev temizliği ve yemek konusu ayarlanmalı anneye ev sorumluluğu bir süre yüklenmemelidir.
  • Bebek dünyaya gelmeden önce çeşitli planlar yapılmış olsa da bebeğin gelişiyle tüm bu planlar alt üst olacaktır. Bu yüzden aile içi sorumluluklar paylaşılmalı ve baba, anneye bu dönemde çokça yardımcı olmaya çalışmalıdır. 
  • Çocuk oldu diye anne ve baba birbirini imal etmemeli baş başa zaman geçirmeye özen göstermelidir. 
  • Çocuğun ihtiyaçları önemli olduğu kadar sizin de ihtiyaçlarınızın önemli olduğunu unutmamalısınız.
  • Bu dönemin daha kolay atlatılabilmesi için aile büyüklerinden yardım alınmalı ve özellikle annenin lohusalık dönemini daha rahat geçirmesine yardımcı olacak kişilerden yardım istenmelidir.
  • Çalışan annein çocukla arasındaki bağın oluşması için bu dönemde işten bir süreliğine izin alınmalıdır.
  • Özellikle babanın lohusalık dönemiyle ilgili bilgilendirilmesi gerekir.


 “Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anne babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa sakın onlara ‘öf’ bile deme. Onları azarlama, onlara tatlı ve güzel söz söyle. Onlara acıyarak alçak gönüllülük kanatlarını ger ve, ‘Rabbim, küçükken beni büyüttükleri gibi sen de onlara merhamet et’ de” (İsra 17/23-24)